26 Ağustos 2009 Çarşamba

Geri Sayım

Maalesef blogla pek ilgilenemiyoruz çünkü bütün enerjimizi yakın zamanda yayına girecek olan projemize yoğunlaştırmıştık artık vakit buldukça İçerik yanınlamaya başlıyoruz.

Bu bloğu açmaktaki amacımız bizimle aynı yoldan geçecek arkadaşlara bir nebze fayda sağlamaktı çünkü biz firma kurmaktan ilk projemizi yayına geçirinceye kadar geçen dönemde her şeyi kendi başımıza araştırmak, öğrenmek zorunda kaldık. Bu araştırmanın yükü bazen o kadar ağır geliyor ki projeyi bile gölgeleyebiliyor. Kafanızı uğraştığınız projeden kaldırıp onu nasıl pazarlarız?, nasıl markalarız? diye deryalara girdiğinizde hem projeye olan konsantrasyonunuzu kaybediyorsunuz hem de eğer bu konuda danışacağınız biri yoksa günlerinizi haftalarınızı kitaplara, internet sayfalarına gömülü şekilde geçiriyorsunuz. Biz bu yollardan geçtik, etrafımızda sözüne bilgisine güvendiğimiz herkese danıştık, onların tavsiyelerine aldık. Şuan geldiğimiz noktada geriye dönüp baktığımda tecrübesizliğimize ve heyecanımıza rağmen büyük hatalar yapmadığımızı görüyorum. Bizimle aynı yoldan geçmeyi planlayan arkadaşlara belki bir kılavuz görevi görür diye kullandığımız yöntemleri, kritik olaylar karşısında aldığımız kararları ve başarılı ekip çalışması hakkında edindiğimiz bilgileri yakın zamanda sizlerle paylaşmaya başlayacağız. İlk konular aklımda şöyle canlanıyor: fikrimize nasıl sponsor bulduk, proje boyunca karşılaştığımız zorluklar nelerdi, ekibimizi nasıl motive ediyoruz, projemizde bilgi akışı ve olayların sağlıklı akışı nasıl sağlanıyor, pazarlama ve markalama konularında nasıl yöntemle izledik, projede kullandığımız yeni teknolojilerin zararları-faydaları ve projemize destek olmaları için firmalarla yaptığımız görüşmeler.

Bunların dışında sizlerinde aklına gelen sormak istediği şeyler olursa onlara da en hızlı şekilde yanıt vermeye çalışacağız. Herkse iyi çalışmalar.


M. Murat DEMİR

4 Haziran 2009 Perşembe

Büyük Gün: Şirketimizin Adını Koyuyoruz

Bir insanla tanıştığınızda onun hakkında edindiğimiz ilk bilgi kişinin adıdır. Bundan sonraki konuşmalarda, hatıralarda o kişiyi bu isimle anarsınız. Birine o kişiyi soracağınızda ikinizin de o kişi hakkında bildiği en ortak veri onun adıdır. Firmanızın adı da sizin hakkınızda bilgi veren ilk özelliğinizdir.

Okul hayatınızda hatırlarsınız, dönemin başlarında öğretmen tahtaya bir soru yazar sonrada bir öğrencinin kalkıp bu soruyu yapmasını ister. Hiç bir öğrenciden hareket gelmezse sınıf defterini açar ve bir isim seçer. Seçme işlemi dediğimizde işin içine bir kriter koymalıdır. Erkek ya da kız mı seçecek, ismi güzel olan bir öğrencimi seçecek yoksa sevdiği bir insanla aynı isme sahip olan birini mi? Aynı durumu daha uçuk bir şekilde iş hayatında canlandıralım: bir müşteri toptan bir ürün alacak ama o kentte daha çok yeni olduğundan birlikte çalıştığı bir firma yok, bütün firmalara eşit uzaklıkta ve hiç birine karşı bir ön yargı taşımıyor. Elinde bu ürünü satan firmaların sadece adları ve telefon numaraları olan onlarca satırlık bir liste olsa eğer içlerinden rastgele birkaçını aramak isterse gene arama kriterlerini kafasında belirlemelidir. İş hayatında her zaman en pozitif etkiyi bırakan firma tercih edileceğinden bu listeden seçilecek firma büyük ihtimalle ismi en etkili olan firma olacaktır.

İsim koymada en büyük problem ilk günlerde size süper gibi gelen isimlerin gün geçtikçe sıradanlaşması hatta bazen negatif etkiler yapmasıdır. O yüzden isim koyma işini asla aceleye getirmeyin. Örneğin bir bisiklet satıcısısınız. Her yaş aralığı ve her stilde bisikletle piyasaya gireceksiniz ve müşteri odaklı bir firmasınız. Şirketinizin adını Olympos Bisiklet koydunuz. Şirketinizin adını duyan bir kişinin sizin bisiklet sattığınızı düşünmemesi imkânsız. Zamanla çok iyi para kazandınız ve artık mağazanızda bisiklet sürerken gerekli olabilecek kasklar, seleler, bisiklet pompaları, yedek lastikler, fren aparatları vs gibi birçok ürünün yanı sıra ekstreme sporlara hitap eden kaykay paten gibi ürünleri de satmaya karar verdiniz. Bu aşamada Olympos Bisiklet adı sizin ürün çeşitliliğinizi temsil etmiyor olacak. Bu yüzden asla bir ürününüz doğrultusunda firma adınızı sınırlamayın bu sadece büyük yatırımlarla bir firma kurarken değil küçük bir cafe açarken bile dikkat edilmesi gereken bir şey. Playstation cafe açtıktan sonra içine Xbox koyarsanız da gene aynı sıkıntıyı yaşarsınız, Teahouse Cafe diye bir mekân açtıktan sonra Kolombiya’dan ithal kahve satsanız da. Bu yüzden seçtiğiniz isim bundan on sene sonra satma ihtimaliniz olan ürünleride kapsayan şemsiye bir isim olmalı.



Yılların Tecrübesi Kuralları Belirler

İsim koyarken dikkat edilecek kurallar var mıdır? Derseniz cevabım hayır olur çünkü istediğiniz ismi seçmekte özgürsünüz fakat yıllardan gelen tecrübeler sonrasında dikkat edilmesi gereken belli başlı kriterler vardır ve gerçeği söylemek gerekirse bunlara dikkat etmek kurallara uymaktan daha zorunludur.

Konumlandırma
Her gün televizyonlarda, gazetelerde ve internette binlerce ürünün ya da firmanın reklamını görüyoruz. Reklam sektörüne harcanan paraların büyüklüğünü hepiniz bilirsiniz. Reklamcılıktaki amaçlardan biride konumlandırmadır yani kullanıcının kafasında o ürünü bir konumla özdeşleştirme başka bir değişle markanın tüketicilerin gözünde tuttuğu yerin, onu diğer ürünlerden ayıracak şekilde belirlenmesidir. İyi bir isim seçerek konumlandırmaya daha isminizle başlayabilirsiniz. ( Konumlandırma tabi ki sadece marka adıyla sağlanacak bir şey değil, daha detaylı bilgilere Google aramasıyla ulaşabilirsiniz.)


Dil Seçimi
İlerleyen yıllarda uluslararası arenaya açılmayı planlıyorsanız dil seçimi İngilizce bir isim mantıklı olabilir fakat sadece kendi ülkenizdeki pazarı hedefliyorsanız Türkçe bir isim kullanmanız daha faydalı olur aksi taktirde isminiz insanlarca yanlış yazılacak yanlış okunacak ve en kötüsü yanlış hatırlanacaktır. Bir diğer alternatif ise neologism bir isim bulmaktır yani bir anlamı olmasa da kulağa hoş gelen akılda kolay kalan bir isim (Örneğin Kodak, Xerox). Hem bu sayede hem yurt içinde hem yurt dışında problem yaşamadan yolunuza devam edebilirsiniz fakat göründüğü kadar kolay değildir fonetik bilimi çerçevesinde çok dikkatli oluşturulmalıdır.


Söz Dizimi
Söz diziliminden tam kastettiğimiz syntax dizilimi. İsminizde hangi harflerin bulunmasını hangi harfle başlaması gerektiğini de seçmenizde fayda var. Örneğin isminizin içinde Türkçe karakter kullanırsanız domain adı alırken problem yaşarsınız. Kurduğunuz bir bilişim firmasına XYZ Yazılım adını koyduğunuzda domain adınız xyzyazilim.com gibi bir şey olur ve hem yanlış yazıldığı için açılmama durumu var hem de kulağa hoş gelmiyor.


Aslında isim seçme konusunda o kadar çok ayrıntı var ki burada anlatmaya zamanımız yetmez, bu yüzden ben size en çok yapılan hatalara karşı kendimce en önemli olanlar hakkında bilgilendirmek istedim.

21 Mart 2009 Cumartesi

DELL Notebook hikayesi..

Epey uzun sürelerde yaptığım araştırmalar sonucunda 13.3" notebook almaya karar verdim ve piyasayı araştırmaya başladım. İlgilendiğim birkaç model arasından performans olarak tartışmasız en üst seviyede olan ve tasarım olarakda çok ilgi çekici özelliklere sahip olan Dell Studio XPS M1340 Modelinde karar kıldım. Daha önce M1330 modelinin çok tutması ve ödüller almış olması bu makinanın da onun bir üst modeli olması tercihlerimde etkili oldu. Gelişmiş ekran kartı, yüksek işlemci ve ram kapasitesi diğer önemli özellikleriydi. Son olarak nerdeyse diğer tüm notebooklardan daha cazip olan özelliği ise Dell in verdiği yerinde hizmet ve servis garantisi. Bunu biraz açmak istiyorum. Bu hizmet firma için son derece pahalı ve müşteri memnuniyeti açısından son derece önemli bir hizmet. Ürününüzde her ne sorun yaşarsanız yaşayın telefonla kayıt oluyorsunuz 3-5 gün içinde randevu alarak evinize yada iş yerinize geliyorlar. Telefonda daha önce sorunla ilgili bilgi aldıkları için ellerinde bozuk olan parça neyse onuda getiriyorlar ve yerinde tamir ediyorlar. Edemezler ise yenisiyle değiştiriyorlar. Söylenene göre ofise gelip anakartı bile değiştirdikleri olmuş. Daha önce yaşadığım servis sorunlarını da düşününce bu ürünü tercih ettim ve İzmir Vatan bilgisayarda bu ürünü aldım.

Vatanında bir hizmeti var aldığınız ürünü 1 saat test ediyorlar ve eğer sorunu var ise hemen yenisiyle siz daha mağazadan çıkmadan değiştiriyorlar. Böylece sorunlu bir ürün alıp evde fark edip geri dönüp değiştirmeyle uğraşmıyorsunuz. 1 saat testten sonra bana ilk açılan üründe sorun olduğunu onu değiştirdiklerini ve yenisini test ettiklerini söylediler. 2. ürünü aldım ve eve geldim. Evde fotoğraf makinamın driverlarını kurmak istediğimde üründe cdroomda sorun olduğunu fark ettim. Çok gürültülü çalışmakda, sanki cd yi çizecekmiş gibi bir hava yaratmakda ve en kötüsü cdyi okumamakdaydı. Cd yi başka makinalarımda test ettim ve sorunsuz olduğunu görünce laptopu iade etmek için mağazaya gittim. 2. almış olduğum ürünün arızasını biraz üsteleyerek kabul ettiler. Bu anda birkaç kez saçma nedenler söylediler harddisk partisyonlarına ayırmamın sorun olabileceğinden bahsettiler. Bende bilgisayar mühendisi olduğumu ve donanım sorununun nasıl işletim sistemindeki ayarlar ile bozula bileceğini sordugumda sanırım söylediklerinin mantıksız oldugunu anladılar, geri adım attılar ve zaten değiştirmeyi kabul etmiş oldukları laptopu geri alıp bana yenisini verdiler. O notebookda test edildikden sonra cd roomda sorunun tekrarlandığını gördük. Hemen onuda yenisiyle daha mağazadan çıkmadan değiştirip 4. notebooku verdiler bu notebookda açılmayınca para iadesi almak adına çekimi aldım ve mağazadan ayrıldım.

Dell markasın dünyada sözü geçen Türkiyede belki çok bilinmeyen ama öncelikle kalitesi ve sağlamlığıyla ünlenmiş olan bir markadır. Özellikle yurtdışında çok tercih edilen bir üründür. Bu ana kadar yaşamış olduklarım markaya güvenimde kuşkular yarattı fakat budurumun tesadüf olabileceğinden de şüphelerim vardı. Hemen Türkiye birkaç farklı ülkenin Amerikanında dahil olduğu dell sitelerine durumu bildiren maillar attım. Bu mailları atarken hiç beklentim yoktu. Ertesi gün Türkiye Dell den Gülfem Çakmakçı hanım beni aradı ve sorunun ne olduğu üstüne yaklaşık 1 saat konuştuk. Diğer mail attığım ülkelerdeki dell merkezleride Türkiyeyi arayıp durumu araştırmalarını istemişler. Konuşmamızda Gülfem Hanım bana tüm türkiye içindeki mağazalara bu modelleri test etmelerini ve eğer üretimde bir sorun olmuş ise toplatmalarını yapmak adına talimat verdiğini söyledi. Daha sonrasında ise birkaç gün beklememi rica etti. Bende kabul ettim. Yaklaşık 1 hafta içinde geri dönüş yapıp benim almış olduğum ürünlerde sorun olduğunu fakat Türkiye genelinde bu ürünlerde sorun olmadığını söyledi. Firma olarak maduriyetime çok üzüldüklerini ve beni tekrar dell müşterisi yapmak adına burda belirtmek istemediğim fakat gerçekden hatırı sayılır bir miktarda indirim yapacaklarını söyledi. Hatta vatan bilgisayardan alırken %25 indirimle almış olduğum bu kampanyanın üstüne bu indirimi yapacaklarını söylediler. Normalde 2 kampanya birleştirilmez ama Dell bu durumdada bana indirim yaptı. Yani ben almış olduğum %25 indirim üstüne birde dell bana bir miktar daha indirim yapacaktı. Ayrıca sorun yaşamayayım diye bana özel bir makinayı alıp orada test edip sonra yollayacaklardı. Kabul ettim ve vatanın kampayasınında son gününe gireceğiz diye hemen bana ürünü yolladılar.

Vatan bilgisayara gittiğimde çok ilginç durumlar yaşadım. Vatan önce dell in indirimini uygulayıp sonrasında dell in bana yapacağı indirimi uygulayacağını söyledi. Bu durumda dell in yaptığı indirimin yaklaşık yarısı bana yarısı vatana gidiyor gibi bir durum oluştu. Hemen dell i aradım ve yaklaşık 10 defa hem Gülfem hanım hemde Burcu hanım ben, dell ve vatanbilgisayar istanbul merkez ofisi arasında sürekli olarak telefon trafiği yaşandı. Bu zaman içinde toplantıda olmalarına rağmen yaklaşık 8-10 defa toplantıdan çıkıp konuşmaya devam ettiler. Sonundada önce vatanın indirimin yapılmasını ve sonra bana özel indirim olmasını sağlamaya çalıştılar. Her türlü indirimi sağladıkdan sonra makinamı aldım ve yaklaşık 4-5 gündür kullanıyorum.

Laptopum ilk başta olması gerektiği gibi son derece sağlam ve performansı da oldukça iyi şekilde çalışmakda ve çok memnunum. Tahmin ettiğim kadarıyla izmir vatana gelen kargoda bir sorun olmuş olabilir. Fakat Dell in bana sürekli yardımcı olmaya çalışması ve ürünlerininde sürekli arkasında olmuş olmaları beni çok memnun etti. Yaptıkları indirime ve daha önemlisi göstermiş oldukları anlayışa çok memnun kaldım. Son olarak Vatan bilgisayarada teşekkür etmek isterim. Daha önce Teknosada almış olduğum printerım bozuk çıkmasına karşı değiştirmeyi red etmeleri ve sebep olarakda mürekkeplerin takılmış olmasını göstermelerinden sonra vatanın son derece hızlı ve müşteri memnuniyetini baz alan yardımlarıda ileride alacağım ürünlerimde bu firmayı tercih etmemde önemli bir neden.

Son olarak eğer 13.3" civarı hafif ama performanslı bir laptop ihtiyacınız varsa bu ürünü kesinlikle öneriyorum. Bir sorun yaşarsanızda yardımcı olacaklarından emin olabilirsiniz.

18 Mart 2009 Çarşamba

Flex - Webservice

Merhaba arkadaşlar,
Flexle webservice arasındaki bağlantıyı sağlamak yapmanız gerekenleri anlatmaya çalışacağım.

Flex aplikasyonumuzu normal şekilde yaratıyoruz. Web service bağlantısını gerçekleştirmek için aşağıdaki kodu yazıyoruz.

//Öncelikle webservici yaratıyoruz.

<
mx:webservice id="ws" wsdl="http://localhost:1985/WebService.asmx?WSDL" fault="Alert.show('HATA')">



//web service yaratırken en önemli noktalardan biri wsdl adresimizi doğru şekilde göstermemiz gerekmekdedir. yukarıdaki wsdl benim örneğimde asp.net webservice e linkdir. Id webservicin flex kodundaki id si olacaktır her değer yazılabilir. fault herhangi bir nedenden dolayı web service bağlantısının sağlanamama durumunda çağrılacaktır. Burada Alert gösterebilir yada bir fonksiyon yazıp onu çağırabilirsiniz.
Web service yazdıkdan sonra içine client tarafından çağırmak adına fonksyionlar yazacaksınız. Bu fonksiyonların flexde çağrılması için mx:operation kullanılır.


<
mx:operation name="UserGet" result="{HandleUser(event)}" fault="ResultError()">


//yukarıda ulaşmak istediğimiz fonksiyonun adı "UserGet" bu isim webservicedeki fonksiyon ismiyle aynı olmalıdır. result da fonksiyonun return ettiği değerlere ulaşacağız. HandleUser fonksiyonumuz veriler düzgün şekilde gelirse çağırılacaktır. eğer bir sorun olursa Fault işleme girer. deki fault ile burdaki arasındaki en temel fark 1. de webservicele olan baglantı hataları 2. de ise webservice içindeki fonksiyona yonelik hatalar gelir. 1. de hata olursa zaten fonksiyon çağrılmayacaktır.

Aşağıda fonksiyonumuza nasıl değişken yollayabileceğimizi göreceğiz.


<

mx:request
>

<
userid
>
{MyText} < /userid>

<
/mx:request>


// requesti açtıkdan sonra içeride istediğimiz kadar (fonksiyonun yaratılmasında belirtilmiş sayı kadar) değişken yollamamız gerekmekdedir. Eksik olması durumunda hata oluşabilir. Bu örnekde fonksiyon içinde sadece bir adet değişken almakdadır ve bu değişkenin adı "UserId" dir. Bu isimde webservice de ki isimde aynı olmak zorundadır. MyText herhangibir flexde tanıtılmış değişkendir. Int,string,boolean,vs.. olabilir.

operasyonu ve webservici aşağıda kapatıyoruz.

<
/mx:operation>

<
/mx:webservice>


//Evet yukarıda webservice'imizi yazdık. Önce ona nasıl ulaştıp verilerimizi çekeceğimizi öğreneceğiz.
Kodumuzda bir butonun click eventinde veya bir fonksiyon içinde webservicimizi cagırabiliriz. temel olarak yapmamız gereken webserviceid.operationid.send(); komutunu çalıştırmakdır. bizim örneğimiz için bakacak olursak,

ws.UserGet.send();

//olmalıdır.

şimdi bu verilerimizi yakalamamız, göstermemiz ve işlemler yapmamız gerekmekde. Yukarıdaki örneğe tekrar bakacak olursak mx:operation da result çağrıldığında da "HandleUser()" fonksiyonumuz çağrılacaktır. Şimdi flex içinde bu fonksiyonumuza göz atalım.

Öncelikle tüm fonksiyonlar flexde "mx script" içinde yazılmak zorundadır.


//Hata mesajı göstermek için alert ve webserviceden sonuçları almak için ResultEvent i import ediyoruz.

import mx.controls.Alert;
import mx.rpc.events.ResultEvent;

//Hata olması durumunda aşağıdaki fonksiyonumuz çağrılacak ve HATa mesajı basılacaktır.

public function ResultError():void
{
Alert.show("HATA");
}

//Verilerimizi çekmek için eğer webservice bağlantımızda bir sorun oluşmaz ve tüm verilerimiz gelirse, aşağıdaki fonksiyonumuz çağrılacaktır. Webservice fonksiyonumuzda fonksiyonun bir string dondurdugunu düşünürsek eğer.

public function HandleUser(res:ResultEvent):void
{
//isim degiskeni yaratıyoruz

var isim:String;

//Değişkenleri

isim = ws.QuestionResult.lastResult;

//veya

isim = res.lastResult;

//şeklinde alabiliriz üstteki iki satırda aynı işleri yapacaktır.
}

Yukarıda webservice bağlantısını ve kısaca verilerimizi nasıl cekeceğimizi göstermeye çalıştım. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Lütfen sormak istediklerinizi ve yorumlarınızı aşağıdan ekleyiniz.
İyi çalışmalar

Firma Kurdu(k)

Kendine güvenen dört cesur mühendisin iş hayatına atılıp projelerini hayata geçirirken karşılaştıkları teknik ve finansal zorlukları nasıl aştıklarını anlatan bu blogda sorularınızada yanıt bulabilirsiniz.

17 Mart 2009 Salı

DVI bağlantı mı Çözünürlük mü?

Samsungun 2 yeni monitoru arasında kararsız kaldım. Bir tanesi SyncMaster 2233SN diğeride SyncMaster 2233BW.

Genel olarak yakın özellikde olan bu monitorlerden SN serisinde DVI çıkışı bulunmamakda. Monitorun beslenmesi VGA üzerinden yapılmakda. Fakat bu monitorun çözünürlük değeri 1920 X 1080 i desteklemekde. Ayrıca nokta aralığıda daha yakın.

BW modelinde ise çözünürlük 1680 X 1050 fakat monitorun beslenmesi DVI üzerinden de yapılabilmekde.

İki monitorden hangisinin daha iyi görüntü vereceğini denemeden bilmek pek mümkün değil fakat yaptığım araştırmalar sonucunda vardığım sonuç şu şekilde,
Tepkime süreleri ve diğer özellikleri aynı olan monitörlerde ekranda ki detayın yüksek olması ciddi avantaj sağlamakda. DVI bağlantısı önemsenecek bir özellik olmakla beraber en temel fark dalgalanma yapma olasılığının düşmesi ve lcd ekranlardaki otomatik görüntü ayarını daha iyi yapabilmesi.

Sonuç olarak ikisi arasında ciddi farklar olmayacak ve zatende fiyatlarında çok ufak farklar var. Ben SN serisini aldım ve ekranda dalgalanma yada otomatik ayarlarda hiç sorun görmedim. Bu yüzden de DVI çıkışı olmaması yönünde bir sorun göremedim. Sadece bir forumda playstation bağlama konusunda sıkıntı olableceği konuşuluyor fakat bu tamamen farklı bir konu. Çözünürlüğün yüksek olmasının avantajlarını beğendim ve benim gibi arada kalabileceklere SN serisini tavsiye ederim.

Hello World

Selam herkese,
Bu blogda birçok konu hakkında teknik veya yönetimsel açıdan ilgimizi çeken ve sizlerinde hoşuna gideceğini düşündüğümüz makaleleri yayınlayacağız.